Son zamanlarda, Ahmet Kural’ın başrolünde oynadığı Gassal filmi tartışma konusu oldu. Film, komedi ve dram türünde bir yapım. Aslında filmden daha çok Ahmet Kural tartışılıyor. Malum, Ahmet Kural, daha önce Murat Cemcir ile komedi filmlerinde rol almıştı. Bu filmler, Cem Yılmaz’ın yapıtlarına benzerdi; bol argolu ve ciddiyetsiz türden filmlerdi. Sonra ne oldu, bilmiyorum; bu ikili 2020’de ayrıldı ve Ahmet Kural, ilk defa Gassal filminde ciddi bir rolde yer aldı.
Açıkçası, bu rolü kafamda Ahmet Kural’a oturtmakta çok zorlandım. Sinema ya da dizi filmleri, ideolojik olmuyor, Gassal dizisi bunu bana yeniden hatırlattı.
Gelelim diziye… Gassal, başrol oyuncusunun “Ben ölünce beni kim yıkayacak?” sorusunu kafasında sorarak başlıyor. Her gün ölüleri yıkayan bir adamın bu soruyu sorması, aslında meslek kaygısı olarak değerlendirilebilir. Ancak bu soruyu o kadar çok soruyor ki, başrol oyuncusunu psikolojik sorunlara götürüyor. İlk başta, iki arkadaşına ölüleri nasıl yıkaması gerektiğini öğretiyor ama arkadaşları ondan önce ölüyorlar. Yani tüm çabaları boşa gidiyor. Bu olayları anlatırken film, konuyu biraz komediye vurmuş. Halbuki bizim cenaha baktığımızda, film konusunu çok daha ciddi bir şekilde işleyebilirdi.
Evet, gassallık garip bir meslek. Sonuçta herkes diriler üzerinden ekmek parası kazanırken, gassallar ölüler üzerinden kazanıyorlar; bu açıdan oldukça ilginç bir meslek. Ama eğer dizi, komedi ile ciddiyet oranını daha güzel bir şekilde dengeleyebilseydi, çok daha etkileyici bir dizi ortaya çıkabilirdi.
İçimden geçen bir şeyi de paylaşmak istiyorum: Eğer Ahmet Kural yerine Ahmet Yenilmez oynasaydı, bence çok daha güzel bir Gassal hikayesi izleyebilirdik. Tabi, bunun için bu diziyi daha muhafazakar bir kesimin çekmesi gerekirdi. Bu da bize, İslami kesim olarak sanat ve sinema alanında ne kadar zayıf olduğumuzu gösteriyor.
Selam ve Dua ile…