Uncategorized

ESAD SUYU

Yıl: 2012-2013. Suriye savaşı henüz yeni başlamıştı. Çok daha önceden babamın tanıdığı bir Suriyeli aile ile ailecek görüşüyorduk. Evin büyük dedesi Sami Amca, beni çok seviyordu. Neyse… Tabii, ilk günler onlar Türkçeyi öğrenmeye çalışıyorlardı. Her geldiklerinde aile üyeleri Türkçe konuşmaya çabalıyordu.
Bir gün bize geldiler. Annem yemekler hazırlamıştı. Yemeğin yanında birkaç çeşit meyve suyu vardı. Babam onlara anlatıyordu: “Bu vişne suyu, bu erik suyu, bu kayısı suyu…” Sami Amca birdenbire, “Esad suyu!” dedi. Yani “Esad’ın suyu çıksın” (İnşallah) anlamında kullandı. Ama o öfkeyi unutamam. Tabii ki biz o an güldük; ancak aslında ortada gülünecek bir şey yoktu. 40 senedir birikmiş bir öfkenin küçük bir yansımasına şahit oluyorduk.
Bu, yedi milyon insanı yerinden yurdundan eden, milyonlarca insanı öldüren bir zalime duyulan öfkeydi. Üstelik bu, sadece bir kişinin öfkesi değil, milyonların öfkesiydi. Esad’ı yakaladıklarında “suyunu çıkaracaklarını” ifade eden bir öfkeydi bu. Sadece Beşşar Esad değil, ailesine duyulan bir öfkeydi. Bu öfke beni öyle korkuttu ki iliklerime kadar hissettim.
Bugün Esad yıkıldı ve “suyumu çıkaracaklar” korkusuyla ülkeden kaçtı. Hâlâ kulaklarımda o öfkenin ses tonu yankılanıyor. Bütün zalimler gibi Esad da yıkılmaya mahkûmdu. Onun yüzünden 13 yıldır milyonlarca insan Türkiye’ye mülteci olarak gelmek zorunda kaldı ve bugün kendisi mülteci oldu. Bu, Allah’ın adaleti değilse nedir?
Sami Amca’ya gelince… “Esad’ın suyu çıksın” dediğinde bunu mu kastediyordu, bilmem. Ama dediğine çok yakın bir duruma geldi.
Selam ve dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir