Yıllar önce Konya ya gittiğimde bu sitem olmadığı için yazı yazamamıştım hep içinde kalmıştı. Annem ile babamdan izin aldıktan sonra Konya ya ikinci defa gitmek nasip oldu her ikisine de teşekkür ederek bu yazıma başlamak istedim.
1-BİR GÜNLÜK ÖMÜR BİR ÖMÜRLÜK GÜZELLİK.
Benim huyum şu kolayı değil zoru severim bu konuda zaman zaman Erkan abi ile anlaşamasak ta her zaman benim dediğim olur bu işin espri tarafı açıkçası yıllar sonra hızlı trene binmek beni acayip mutlu etti. Çünkü bu tip yolculuklarda insan dışarıyı izlerken ister istemez farklı düşüncelere dalıyor geçmişe gidiyor. Bazen de gelecek planlarını düşünüyor bir nevi kendini bir gözden geçirip bu olumlu veya olumsuzda olabiliyor, bunun için benim çok hoşuma giden bir yolculuk oluyor. Neyse Konya ya varıyorum daha doğrusu ufak bir aksilik yaşıyoruz Konya yerine Karaman da iniyorum maalesef 1,5 saat rötar yaparak araba ile Konya ya en sonunda varıyorum. Aklımda bir çok düşünce var bu şehire daha önce gelmiş gördüklerimi bir daha görecek olmak beni biraz heyecanlandırıyor. İlk durağımız Kelebekler Vadisi, aslında böyle bir yer olduğunu bilmiyordum gitmeden önce babam söylemişti. Kelebeklerin ömrü malum olduğu gibi bir günden ibarettir, kendi kozalaklarından çıkarak o ömrü başlatırlar. Allah onlara o kadar güzel renkler vermiş ki yer yüzünde hangi insan bu kadar küçük bir hayvanın üzerine bu denli güzel sanat yapabilir ama ne gariptir bu sanatın ömrü sadece 24 saattir. En kısa ömür belki de dünyanın en güzel varlıklarından biridir elbette bunda da bir hikmet var diyerek hayranlıklar içinde evet bunda bir hikmet vardır duygusuyla oradan ayrılıyorum. Bir günlük ömür bir günlük güzellik olan kelebekleri izleyip Mevlana’ya doğru yola çıktım.
KUTSİYET KAVRAMI
Kutsalın sözlük anlamı hiç bir hatası olmayan tartışılmayan tartışılmaya bile açık olmayan şeylere Kutsal ve kutsiyet denir. Bir insanı bir mekanı kutsamak ona manevi hava yükler. Aslında bu kavramı bir sonraki konuda daha iyi anlatacağım için burada çok uzatmaya gerek duymuyorum. Bir ön bilgi olarak bu kavramı kısaca tarif etmek istedim.
AMA HANGİ MEVLANA
Geldik yazımın bana göre en can alıcı noktasına son yıllarda ” ama hangisi” doğru başlığı altında kitap çıkarmak veya bu soru altında inceleme yapmak yaygınlaştı. Ama hangi Atatürk, Ama hangi Osmanlı, gibi bu tip kitaplar bir şeyin farklı yönlerini veya o konuya farklı yaklaşımlarını anlatıyor. Mevlana Türbesini gezerken aklıma burada yatan Mevlana hangi Mevlana acaba? dedim. Yukarıda anlattığım gibi toplumun kutsadığı bir Mevlana var, bunu anladık şimdi bunu bir kenara koyalım, ikinci Mevlana malum Şems-i Tebrizi ile yaşadığı bugünkü tabiri ile hoş olmayan ilişkilerde bulunduğu ve bunu kitaplarında rahat rahat yazdığını biliyoruz. Bugün bazıları Mesnevinin aslında Mevlana’nın öğrencileri tarafından kaleme alındığını söylüyor tabi bunun delilleri çok zayıf. Böylece aslında Mevlana ile Şems arasında geçen aşkı ve ilişkinin bildiğimiz anlamda olmadığı manevi bir aşk olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar. Birde tarihçiler tarafından konuşulan ve çok tartışılan başka bir nokta Mevlana’nın Selçuklu Devletinin içine Moğol casusu olarak sokulduğu iddiasıdır ki buda tarihi kaynaklarda Mevlana’nın Moğollarla arası iyi olduğu sabittir yani olabilir mi? evet öyle bir ihtimal var. Bütün bunları düşündüğümde o ünlü soruyu ister istemez Mevlana hakkında da soruyorum ama hangi Mevlana?
GEÇMİŞ VE GELECEK ÜZERİNE
Türkiye doğudan batıya o kadar zengin bir ülkedir, zenginlik derken para olarak söylemedim tarihi miras olarak söyledim. Son dinlediğim bir kaç programda aslında Z kuşağı diye bir kuşak olmadığı aslında bu terimin sadece bir damga olduğu yeni kuşakların çok zeki olduğunu iddia eden bir takım yazarlar var. Evet içlerinde şöyle böyle bir takım bu tip çocuklar olabilir . Konya da Mevlana Türbesi ve Alâeddin tepesini gezerken söylenen yeni kuşağın birbirleri ile ellerinde cep telefonları ile yanak yanağa hatta hoş olmayan davranış ve tutumlarda oldukları bulundukları mekanları dahi umursamadan pervasızca davranışları gelecek kuşaklar adına da çok korkunç bir durum olabilir. Yusuf Kaplan hocaya bunlar denk gelmiyor’ mu acaba? neyse Allah bizi ve neslimizi korusun. Selam ve Dua ile…