Osmanlı’nın duraklama devrinde yaşadığı siyasi, ekonomik ve sosyolojik sıkıntılar ülke yönetimi ve halk arasında kötü gidişi durdurmak için farklı fikir ve akımlar ortaya çıktı. Emperyalizm ile savaşmak için yöntemlerdir bunlar, bir kısım dedi ki; kurtuluş İslam’dadır, o halde İslamcılığı ön plana çıkartıp buna göre siyaset yapalım, diğer kısım; Ümmetçilik dedi, diğeri; Türkçülük bizi kurtarır dedi. Ama en baskın olan veya şöyle dersek daha doğru olur; en kolay akılda iz bırakan Osmanlıcılık akımı oldu, bu düşünceye göre Osmanlı ülkesini korumak ve tekrar dünyaya hakim olmak hedefti. Bunu tıpkı geçmişte nasıl adaletli davrandıysa bugünde öyle davranıp Osmanlıyı daha ileriye taşımayı hedefliyordu ama olmadı. Evet Osmanlıcılık demek yada yapmak için önce Osmanlıyı anlamak gerek, bugün bizim ülkücüler bana göre burada bir ikilem yaşıyorlar, AKP hükümeti İmralı’yla görüşme süreci ile başlattığı bir normalleşme adımlarından birisidir akan kanın durması, en önemli hedeflerinden birisidir Kürt-Türk tartışmasını bitirmek ve Türkiye’yi daha ileri götürecek bir adımdır. Eleştirebiliriz o ayrı bir konu ama bizim ülkücüler MHP dışındaki ülkücüleri de kastederek söylüyorum. Kürt sorunu yok diyerek AKP’yi bölücülükle suçlayan hatta Devlet Bahçeli; hedef bağımsız Kürdistan yada özerk Kürdistan diyor, kurdurtmayız diyor. Ama Bilecik-Söğüt’e gidip Osmanlının ilk zamanındaki gibi çadırlarda güya dedelerinin yaşadığı gibi yaparak Osmanlıcılık yaptığını sanıyor ama Osmanlının içinde koskoca Kürdistan eyaleti olduğunu sorsanız acaba bilir mi, demek ki ben Osmanlıcıyım demekle olmuyor bugünkü dünyayı da okumak gerekiyor bu bir çelişki değil mi.