Siyasi Yazılar

EGE BÖLGESİ

TARHAN ERDEM(Başkan);1953 Bartın doğumlu,siyasetçi,araştırmacı yazardır.1959 yılında İTÜ inşaat mühendisliği fakültesinden mezun oldu.1953 chp’ye kaydoldu,1977 istanbul milletvekili seçildi,güven oyu alamayan ecevitin sanayi bakanıydı.Ben her zaman insanların değişebileceğine inanmak istiyorum,bunda ne kadar başarılı olyorum yada olamıyorum bilemiyorum.T.erdem’in geçmişte chp’li olması o partinin bu ülke halkına yaptığı baskıyı düşünürsek bugünkü kürt sorununun nasıl çıktığını anlamak hiçte zor değil.T.erdem’i araştırınca bu dönemde chp’den milletvekili olduğunu öğrendim.Bugünkü chp’nin akil adamlara karşı tavrı herkesin malumudur.En sert tepkileri veriyorlar yani chp aynı chp ama taha erdem aynı taha erdem değil.Ben ileride t.erdem ile chp arasında sert diyaloglar olabileceğini düşünüyorum.Bir noktaya daha dikkatinizi çekmek iyi olur;Ege bölgesinde chp2nin oy oranı biraz yüksek,başbakan burada iyi bir sıtrateji uyguluyor.Çünkü t.erdem bölge insanının nasıl düşündüğünü ve onları nasıl razı edeceğini o kökten geldiği için iyi biliyor,buda fikirleri daha kolay anlatma yolu olabilir.

AVNİ ÖZGÜREL(Başkanvekili);1948 yılında Ankara doğumlu,iktisadi ve ticari ilimler akademisi ekonomi  maliye bölümünden yüksek öğrenim mezunu,ayrıca liseden sonra Ankara-ulus gazetesinde gazetecilik mesleğine başladı(gazeteci,yazar,senarist).Bence şu açıdan doğru bir seçim olabilir,kürt sorununun ekonomik boyutu ile ilgili güzel fikirler verebilir.Aslında bundan şu sonuç çıkıyor,bu sorunun sadece 2-3 yönü ile ele almak yanlış olduğu ortaya çıkıyor.A.özgürel sorunu ekonomik yönüyle ilgili tecrübesini konuşturabilir.

ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ(Sekreter)1964 doğumlu,Tüsiad’ın seçilmiş ilk kadın başkanıdır.A.d.yalçındağ Doğan t.v.holding.a.ş.yönetm kurulu başkanıdır,ayrıca aydın doğan’ın kızıdır,ilginç değilmi.Zaman zaman hükümet ile doğan medya arası o kadar çok geriliyorki,buna rağmen bu medya grubunun başkanının kızı hükümetin hazırladığı bir projede görev alıyor,ah bu siyasi dengeler hiç bir zamankafam almadı.Neyse görücez bakalım a.d.yalçındağ’ın sekreterlik görevinde ne kadar katkısı olucak.

HASAN KARAKAYA;1954 yılında Konya’da bir köyde doğmuştur,ilkokulu bitirdikten sonra imam hatip okuluna gitmek istedi ama gidemedi,gazetecilik ve halkla ilişkiler yüksek okulunun okudu.Halen vakit gazetesinde yazıyor,ne ilginç değilmi abdurrahman dilipak ve sibel eraslan gibi hasan karakaya’da aynı gazetede yazıyor.Peki bu gazete düşünce olarak nasıl bir duruşu var,muhafazakar bir gazete,zaman zaman hükümeti eleştirirken onun bir çok yaptığı işleri onaylıyor şimdide aynı gazeteden 3 kişi akil adamlar içerisinde.Bu bir tesadüfmü yoksa bilinçli yapılmış bir olaymı,ikincisi bence hasan karakaya şu açıdan pek doğru olmayabilir;yazılarını okuyanlar karakaya’nın herşeyi şakaya vurarak anlattığını bilirler,bu tip adamlar ya hayatı gerçekten alaya alıyorlar yada anlatmak istediği konunun ciddiyetinin farkında olduğu için bu yönteme başvuruyor.Bence ikincisi h.karakaya için geçerli olabilir,ama sorun yazı yazmakla konuşmak farklıdır.Hasan bey eğer yazdığı gibi konuşursa yanlış bir tercih olur,hem onun için hem hükümet için.

EROL EKİCİ(Disk);Kendisinin açıklamalarında,kendi isteğinin dışında isminin yazdırıldığını kesinlikle böyle bir listenin içinde olmadığını söylüyor.Buda acayip bir durum yorumada gerek yok.

HİLAL KAPLAN;1982 İstanbul doğumlu,sosyolog ve yazardır.Taraf ve yenişafak gazetelerinde çalışmıştır,aslende çankırılıdır.Tv net’te program yapmaktadır,adını googlede araştırdığımda çok ilginç şeyler okudum.Birkaç örnek verebilirim;nevruz’un hiç bir zaman milli bayram olarak kutlanmadığını belirten kaplan devlet bahçeli’nin Bursa’daki meşhur konuşması"vur de vuralım,öl de ölelim"sözlerinide bunu şehitler gelirken yapmayanlar şimdi pkk’nın silah bırakma sürecinde böyle şeylerin söylenmesinide samimiyetsiz buluyorum diye sözleri var.Ben bir yerde okumuştum her doğruyu her yerde söyleme diye.Bence hilal hanım’ın bahçeli hakkında söyledikleri doğru fakat Türkiye’nin bu kadar hassas bir döneminde bahçeli hakkındaki bu sözleri yanlış zamanda söylediğine inanıyorum,çünkü sonuçta ortada bir gerçek var mhp’nin bir oy potansiyeli var ve bu sözler oy oranını artırabilir.İnşaallah hilal hanım bu doğru sözlerini her ortamda değil doğru zamanda söylese daha iyi olur diye düşünüyorum.O zaman görevinde daha başarılı olacağına inanıyorum.

FUAT KEYMEN;Ankara’da doğdu,lisans ve yüksek lisans eğitimini ODTÜ siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümünde tamamladı.Sabancı üniversitesi öğretim üyesi,istanbul politikalar merkezi direktörü,akademisyen ve yazardır. Türkiye’deki kürt sorunu temellerini biraz daha iyi anlamak için bence siyasi bilimler bölümünde başarılı olmak etkili olabilir.Çünkü toplumsal sorunların baskıcı bir siyasetin sonucudur.Siyasi bilimler ve sosyoloji bölümleri kürt sorunu üzerindeki etkisi büyüktür.Yani bu şu demek;bu sorunun baskıcı bir siyasetin sosyal yapı bozulmaları ortaya çıkartabilir.Tamda bu nıktada f.keyman’ın bölümü bu görevde ona yardımcı olacaktır.Eğer iyi kullanırsa görevinde ne kadar başarılı olacak bekleyip görmekte fayda var.

FEHMİ KORU;1950 yılında İzmirde doğan f.koru izmir yüksek islam enstitüsü(1973) mezunu,ABD harvard üniversitesinde master(1982)yaptı.Uzun yıllar zaman gazetesinde Ankara temsilciliği ve köşe yazarlığı yaptı.TYB’nin 1986’da basın yönetim ödülünü kazandı.Kanal 7’de uzun yıllardır siyasi programlarda yorumlar yapmaktadır,28 şubat’ın mağdurları arasındadır.Biraz düşününce çalıştığı kanal hükümete yakın durmaktadır.Acaba bu akil adamlar arasında bulunması onun bir sonucumu.F.koru’ya genel olarak bakınca muhafazakar düşüncenin baskın olduğunu görüyoruz.Türkiye’de çok keskin çıkışlar yapabiliyor,bu huyu bu görevinde beni biraz düşündürüyor,acaba ne kadar başarılı olabilir diye.

BASKIN ORAN;1945 İzmir doğumlu,ilkokuldan sonra izmir/alsancakta saint joseph fransız ortaokulunda,1960-63 yılları arasında izmir-atatürk lisesinde okudu,1963-64 yılında lise son sınıfı ABD san franci2da burslu olarak okudu.1964-68 yıllarında A.Ü.siyasal bilgiler fakültesi(mülkiyede)lisans eğitimini bitirdi,1969-74 yıllarında aynı okulda doktorosunu tamamladı,doktora sonrası cenevrede uluslararası azınlıklar üzerine çalışmalar yaptı.1969 yılında milkiye’de uluslararası ilişkiler asistanı olarak göreve başladı.Çalışma alanı milliyetçilik,azınlıklar,türk dış politikası ve din-devlet ilişkileridir.Sanırım okuduğu bölüm Türkiye’ki kürt sorunu üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu ifade etmeye gerek yok.Şöyle bir düşününce uluslararası azınlıklar dünyanın her yerinde ve hemen hemen her dönemde siyasi sorun olmuştur.Kosava sorunu daha dün çözüldü,bu açıdan bakarsak şu soru akla gelir;Türkiye’deki kürt’ler azınlıkmıdır,bence hayır zaten Türkiye’de iki millet azınlık sayılmaz,biri türkler,biride kürtler(zaten Türkiye’de hiç bir millete azınlık muamelesi yapılmamalı).Evet dedim ya Türkiye’deki kürt’ler azınlık değil sadece bugüne kadar yanlış politikalar yapıldığı için böyle bir algı oluşmuş.Zaten bu akil adamların bir amacıda bu algıyı yıkıp yerine daha adaletli bir algı oluşturmak değilmi(hiç bir düşünce ALLAH’ın adaletinin yerini tutmaz)ama en azından eskisinden daha iyi bir döneme girebiliriz,bekleyip görelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir