BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Geçen hafta Adana, Mersin, Gaziantep şehirlerini gezdim, bu yazımda buralardaki gözlem ve hissettiklerimi paylaşacağım hadi başlayalım.
ADANA;
ALEVİLİKTEN DAVETÇİLİĞE SERDAR GÜRBEY; Hatırlarsanız Haziran ayında Konya’ya Davetçi kampına gitmiştim zaten bunun üzerine bir kaç yazı yazdım. Konya’da konuşmacı hocalar arasında Serdar Gürbey hoca da vardı. O dönem Serdar hocama söz vermiştim Adana’ya yolum düşerse mutlaka geleceğim demiştim. İstanbul’a geldikten sonra internetten Serdar Gürbey hocayı araştırdım, bir videoda Bingöllü ve Alevi kökenli olduğunu söylüyordu bunu öğrenince daha çok ilgimi çekti . O videoda hikayesini anlatmıştı ama biraz yazarlık merakı galiba canlı dinlemek biraz farklı olur diye düşündüm. Tabi biraz tedirgindim ama içimdeki merak daha çok baskın çıktı. Sohbet arasında hocam dedim sizi böyle böyle araştırdım hem Kürt’sünüz hem Alevi kökenli bir aileden geliyorsunuz ve günün sonunda Davetçi oluyorsunuz biraz hikayesini sizden dinleyebilir miyim dedim. Serdar hocam bu hikayeyi defalarca anlatmasına rağmen ilk defa anlatacak gibi heyecanlandı bu heyecanını görmemek için kör olmak lazımdı. Hocanın babası ve kardeşleri koyu bir Aleviymiş, bir gün yere gidiyor ve burada bir bayan ona Kur’an hediye ediyor. Tabi burada çok genç bir yaştaymış ve içindeki merak çok büyük bir heyecana dönüştü diye anlatıyor Serdar hocam. Kur’an’ı okuduktan sonra kalbim yumuşadı, bir süre sonra namaza başladım. Tabi namazı evdekilerden gizli kılıyordum, namaz kıldığımda mutlaka odamın kapısını kilitlemek zorunda kalıyordum. Bir gün nasıl olduysa odamın kapısını açık unuttum namaz kılarken babam odaya girdi namaz kılarken beni gördü ve beni biraz hırpaladı burayı dinlerken benim kalbim çok hızlandı ama pür dikkat dinliyordum. Hocanın abisi ölümle tehdit etmiş işte o an aklıma peygamber gülü Musab bin Umeyr geldi annesi ve ailesi tarafından zorla işkence ile dinden dönmesi için baskı yapılmıştı. Her neyse Serdar hoca dik duruyor ne yapacaksanız yapın ben böyle inanıyorum ben dönmem diyor. Tabi bir müddet sonra kabulleniyorlar Serdar hocam bu arada ailesine tebliğ ediyor şuan babası haricinde annesin kalbinin yumuşadığını kardeşlerinin namaza başladığını söyledi. Kanım çekiliyordu ama finalde şunu söyledi; bana o Kur’an’ı hediye eden bayanın ateist olduğunu söyleyince ben tamamen çöktüm, Allahuekber bunu duyunca kanım med cezir gibi çekildi. Çıkışta hocama öyle bir sarıldım ki Müslüman bir abim oldu Allah’a hamd olsun diyerek oradan ayrıldım.
KORKULU RÜYAM MERSİN;
Bunu yazıp yazmama konusunda çok gelip gittim ama yazmadan olmaz malum engelliyim ve inatçı biriyim. Çocukken yaramazlık yaptığımda örneğin ders çalışmadığımda veya egzersiz yapmak istemediğimde annem babam bana seni Mersin’e gönderirim orada engelli bakım evi var şöyle kötü davranıyorlar böyle kötü davranıyorlar diye anlatarak korkutuyorlardı. O kadar ki bugün Mersin dediğinizde hala o korkuyu yaşarım ve o korku aklıma gelir. Adana’ya kadar gelmişken Mersin’e gitmemek olmaz da ah şu çocukluk korkum olmasa bir yandan gülüyorum bir yandan o eski yaramazlıklarım aklıma geliyor. Neyse yine de Mersin’i seviyorum ama burada kalmamak şartı ile.
ESHAB-I KEHF
Adana’dan Mersin’e doğru giderken Eshab-ı Kehf tabelasını gördükten sonra Erkan abime rotayı hemen oraya çevir dedim bir anda kendimi orada buldum. Aslında bilindiği gibi bir çok yerde bulunduğu iddia edilir bunlarda biri Mersin- Tarsus olarak gösterilir. Bizim niyetimiz halis o niyetle bu mağaraya gitmek istedim iyi ki de gitmişim. Filmini defalarca izledim Kur’an’ı her okuduğumda bu kıssa beni en çok etkileyen kıssalardan biridir. Bunları düşündükçe ruhum huzur buluyor ve o kadar samimi miyim diye kendimi sorguluyorum her neyse bu arada da mağarayı girip gördüm ve o insanlara da bize örnek oldukları için dua ettim.
AKDENİZ VE KÜRT KÜLTÜRÜ KARIŞIMI;
Size şöyle bir soru ile başlamak istiyorum; Menzil hangi bölgede, evet haritadan baktığımızda Akdeniz bölgesinde hatta Akdeniz’e kıyısı olan bir ilimizdir, ama doğusunda Antep ile de sınırı vardır yani Güney doğu mutfağının etkisinde kalmıştır. Bu açıdan baktığımızda iklim ve mutfak olarak Güney doğu kültürü almış hatta bir çok konuda Güney doğunun etkisinde kalmıştır. Sırf Akdeniz’e kıyısı olduğu için Akdeniz ili olarak geçiyor bu yanlış veya doğru orasında değilim ama Mersin’e gittiğimde bu kültür karışımını çok net gözlemliyorum
GASTRONOMİ VE GELENEK GAZİANTEP;
Bildiğiniz gibi Türkiye’de gastronomini şehrinin adı Gaziantep’tir, baklavalar, ciğerler, kebaplar ve daha bir çok yemekler. Aslında bu Gaziantep için bir gelenek olmuştur. Burada hem daha lezzetli hem kaliteli hem de fiyat olarak bir çok yere göre iyidir. Birde şöyle bir şey var Antep daha doğrusu bu bölge için yemek bir sanat ve gelenek halini almıştır bu yüzden bu bölgelerin insanları daha mutludur. Gaziantep’i gezmenizi kesinlikle tavsiye ederim yalnız şeker ve kolesterolü olanlar bu lezzetleri daha dikkatli tüketmesini tavsiye ederim. Birde şöyle bir durum var bu yönü ile Gaziantep Türkiye’ye Turizm açısından da çok hizmet ediyor.
ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ;
Zeugma mozaik müzesini daha önce internetten bir kaç defa araştırmıştım hatta yanlış hatırlamıyorsam bir kerede önünden geçmiştim ama annem ve babam olduğu için gezememiştim. Aslında bu defa Antep’e geliş sebeplerinden biride bu müzeydi. Zeugma müzesinde tarihi bir daha gezmek o dönemki yaşam koşullarını tekrar düşünme fırsatım oldu aslında biz bu döneme göre değerlendiriyoruz. Belki de o dönemde insanlara bu koşullar normal ve kolay geliyordu taştan kazmalar ile kazdıkları kuyular aklıma ister istemez çocukken izlediğim taş devri çizgi filmi geldi. Kısacası 2000 sene önceye kısa bir yolculuk yapmış gibi hissettim sizde eğer böyle bir yolculuk yapmak istiyorsanız muhakkak Zeugma mozaik müzesini gezmeye gidebilirsiniz.
ANTEP TAHMİS KAHVESİ 1635;
İnternetten Antep’te nereler gezilir diye yazdığımda Tahmis kahvesi de listenin içindeydi. 1635 Yılında kurulan Türkmen ağası ve sancak beyi olan Mustafa ağa tarafından Tekkeye gelir getirmesi amacı ile yapılmıştır ve bir şekilde bugüne kadar gelmiştir. Zaten hala o tasavvuf havasını çok net olarak alıyorsunuz kim bilir kaç el değişmiştir ve binlerce kişi gelip oturup kahvesini içip sohbet etmiştir. Burada otururken bunları aklımdan geçirmeden çayımı içemedim Antep’e gittiğinizde mutlaka uğramalısınız.
2 ASIRA MEYDAN OKUYAN İMAM ÇAĞDAŞ;
Daha önce yazdım Antep gastronomi şehridir bir çok lokanta, kebap, tatlıcı, baharatçılar var bunlardan en eskisi ve en meşhuru İmam Çağdaş’tır. 130 Yıldır Antep halkına lezzet olarak hizmet veren lezzeti ile ün yapmış bir mekandır. Aslında marka olmak böyle bir şey gitmenizi tavsiye ederim.
RUM KALE;
Antep’te ki son durağım Rum kaleydi, burayı defalarca uçak reklamlarımda görmüştüm o zamanlar hayran kalmıştım. Bir gün Antep’e gidersem giderim diye kafama koymuştum. Rum kale için bir saat gidiş bir saat dönüş olmak üzere araba ile en az 2 saatinizi ayırmanız gerekiyor. Ama size bir söyleyeyim Rum kaleyi görmezseniz sakın ola Antep’i gezdim demeyin. Rum kaleye çıktığınızda karşınıza üzerinde camdan kaplı bir terasta yürüyeceksiniz burası benim aklıma Sguid game filmindeki camda yürüme oyununu aklıma getiriyor ödüm kopuyor. Hem etrafı hem de kendisi çok güzel, bir gezim daha böylece bitmiş oldu ben buraları gezerken sizlere de buraları anlatmaktan büyük keyif alıyorum umarım sizlerde bu anlatımlarımdan keyif almışsınızdır.
Selam ve Dua ile…
Bir yanıt yazın