Siyasi Yazılar

14 MAYIS SEÇİMİ VE KÜRTLER

Seçime yaklaşık 2 ay var aslında her seçim Türkiye için bir yol ayrımı niteliğindedir bunlardan birine daha yaklaşıyoruz. Türkiye son 20 yıldır aynı zihniyet tarafından yönetiliyor doğrusuyla yanlışıyla zaman zaman Kürt açılımı ile zaman zaman Türk Milliyetçiliği ile zaman zaman da daha demokrat veya yeri geldiğinde dediğim dedik çaldığım düdük mantığı ile hareket eden bir parti tarafından yönetiliyor. Şunu bir tespit edelim 20 sene uzun bir zaman ve yönetimin bir çok yaptığı doğru şeyler var özellikle özgürlük bakımından bakıldığında her kesim daha özgür hareket ediyor. Türkiye’nin 28 Şubatta baş örtü düşmanlığı bugün baş örtünün kamusal alana girmesi noktasına geldi. Tam tersine bakıldığında her ne kadar kabul etmeseler de bugün Türkiye de içki içenin alkolüne karışanda yok yani her açıdan yol aldığımız gibi özgürlükler açısından da çok yol aldık. Türkiye 15 Temmuz öncesi bir Kürt açılımı süreci yaşadı bu süreci en çok desteklemesi gereken HDP PKK nın sözünden çıkmadı veya çıkamadı. Kürt açılımı süreci 3-4 senenin sonunda acı bir şekilde bitti hemen arkasından 15 Temmuz terör ( ben buna darbe demiyorum artık ) saldırıları gerçekleşti. O süreçte Erdoğan’ın en büyük destekçisi Devlet Bahçeli oldu çünkü MHP her dönemde Ülke çıkarları olduğunda kendi siyasi çıkarlarını bir yana bırakan bir partidir. 15 Temmuz sonrası hemen ardından doğu da Van gibi illerden PKK nın terör saldırıları bu ittifakı daha da güçlendirdi aslında referandum da MHP nin desteği ile sistemin değişmesi ile bu ittifak daha da kuvvetli bir hale gelmiş oldu. Ben şahsen il günden itibaren bu ittifakı şöyle değerlendirdim AKP bu ittifaka mecbur kaldı yada bırakıldı ama şahsen bu ittifakın yanlış olduğuna inanıyorum ve bu ittifakı yapılmasını eleştiriyorum. Çünkü MHP Sivas’tan öteye geçemeyen bir ideolojiye sahip bir partidir, burada AKP mecbur kaldı tartışmalarını bir tarafa bırakarak bunu söylüyorum zaten son Bahçeli’nin son açıklamasında benim bu söylediğimi destekler nitelikte. Ne demişti bir bakalım; hatırlayacağınız üzere Davutoğlu Diyarbakır’a Amed demişti Bahçeli de çok sert bir karşılık vermişti; Amed diye bir yer yokmuş buranın adı Diyarbakır dedi. Şimdi burada kim haklı aslında bana bakarsanız ikisi de haklı ikisi de haksız, bu nasıl oluyor diye sorarsanız bende şöyle oluyor diye açıklamaya başlayayım. Birincisi İstanbul’un diğer adı eskiden Konstantiniyye’di, Diyarbakır’ın eski adı Amed’tir hiç kimse bu tarihi gerçeği değiştiremez. Şehirler tarihi süreç içinde bazen isim değişikliğine uğrar mesela Van’ın eski adı Tuşba ama zaman içinde Van olmuştur. Ben Tuşba ya gidiyorum veya Tuşba’lıyım dersem ülkeyi bölmüş olmuyorum sadece tarihe sahip çıkıyorum ama Amed dersem ülkeyi bölmüş olmakla suçlanıyorum. Aslında burada küçük bir nokta var siyasi çıkar olmasa Diyarbakır’ın adı ha Amed olmuş ha bugünkü gibi Diyarbakır olmuş ama hem Bahçeli hem Davutoğlu siyasi çıkar uğruna böyle bir tartışmaya giriyorlar. Şöyle bakalım Diyarbakır ismi CHP tarafından Kürtleri yok saymak için kurulan bir isim ama bugün sözde Kürtlerin temsilcisi olduğunu iddia eden HDP ise bu isim değişikliğini yapan hatta Kürtleri yok sayan bu parti ile beraber aynı yolda yürüyorlar. Peki Davutoğlu bunu bilmiyor mu? Vallahi herkesten çok çok iyi biliyor ama Kürtlerin oyunu almak için her yola geliyorlar her yolu deniyorlar. Bu seçimde Kürtler belirleyici olacak bu iddia hemen hemen her gazeteci ve her akademisyenin dile getirdiği bir şey inanın bugünlerde Kürtlerin yerinde olmak istemezdim. Çünkü bir yandan MHP gibi azılı Türk Milliyetçisi bir parti diğer yandan Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere yapılan tüm katliamların tek baş sorumlusu bir parti olan CHP var. Kürtler açısından inanın zor bir seçim neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir seçim olacak bakalım ne olacak Allah hayırlısını nasip etsin ama her ne olursa olsun seçimin sonucunu büyük bir oranla Kürtler belirleyecek. Selam ve Dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir