Siyasi Yazılar

KAFAYI KÜRTLERLE BOZAN ADAM

Uzun zamandır İsmail Beşikçi kitaplarını okuyorum, İsmail Beşikçi’yi ilk defa duyanlar için kısa bir öz geçmişine bakalım. İ. Beşikçi aslen Çorum’ lu üniversite yıllarında bir şekilde Kürt sorununa ilgi duyuyor aynı zamanda solcu düşünceden  etkileniyor ve Kürt sorununun her dönemine şahit olan bir kişi. İsmail Beşikçi PKK hareketinin de eleştirdiği noktalar olsa da PKK nın çıkış noktasının devletin zulümü yüzünden PKK gibi bir örgütün çıktığını dile getirir. Ben bu yazıda çok sık kullandığı bir kaç cümleyi dile getirerek bir noktaya varmak istiyorum, devlet cezaevinde Kürtlere kendi pisliklerini yedirdi. Erkeklerin cinsel organlarına ipin bir ucunu bağlayarak diğer ucunu ise hanımların ellerine vererek köy ortasında gezdirdiler, bunun gibi örnekleri defalarca veriyor. Bazen aynı kitaptan yüzbinlerce kere aynı cümleyi kuruyor kendince farklı açılardan konuyu değerlendiriyor. Ama şu noktayı unutan bir yazardır, yazar dediğin tekrara çok düşmemesi gerekir kelime hazinesi çok olması gerekir ama maalesef İ. Beşikçi’nin aynı cümleler ile binlerce defa aynı konuyu yorumladığını görüyoruz. Bir örnek daha vereyim; bugün Filistin de Irak ta ve bunun gibi Müslüman ülkelerde sömürge olduğunu söylüyor ama Kürtlerin sömürge olabilecek bir ülkesinin bile olmadığını söylüyor ama bunu defalarca tekrarlamasına rağmen bir noktayı gözden kaçırıyor onu da şimdi ben söyleyeyim; 1900 ler hatta Fransız devriminden sonra başlayan Ulus’çu düşünce git gide artarak dünyayı etkileyen bir düşünce oluyor. Osmanlının zayıflaması ile birlikte her toplum kendi milliyetçiliğini yaparak bağımsızlık kazanmak peşinine düşüyor ama Kürtler Osmanlıcılık ve İslamcılık düşünceleri gibi birlik ve beraberliği ön planda tutan ideolojileri daha çok benimsiyorlar ama dünyanın gidişatı bu düşünceleri yok ediyor. Ve Kürdistan’ın bir kısmı Türkiye de bir kısmı Irak, Suriye ve İran da kalarak bölünüyor. Elbette bu ülkelerin resmi ideolojileri Kürtleri ezdi bunu kabul ediyorum ama Kürtler niye o zaman Milliyetçilik yapmadılar bunun için savaşmadılar diye insanın aklına takılıyor. Birileri Şeyh Said isyanını göstererek Kürt milliyetçiliğini övüyor ama yine gerçeklerin üstünü örtüyorlar. Birincisi Şeyh Said isyanı bir Kürt isyanından daha çok ümmet bilinci ile yapılan bir eylemdir, ikincisi bu isyan cumhuriyetten 10 sene sonra çıkmış bir eylemdir, yani ulusçuluk fikrinin başlamasından çok çok sonra olan bir harekettir. Yani bu hareketin milliyetçilikle yakından bir ilişkisi yoktur buna rağmen bugün Kürt sorununu takıntı haline getiren gerek sol kesim olsun gerekse biraz dindar kesim olsun bu isyanın sanki bir Kürt isyanı olarak adlandırıyorlar. İşin komik tarafı dinle alakası olmayanlar bile Şeyh Said’i kullanıyor insanın içi acıyor. Ben şunu ifade ederek bitireyim İ. Beşikçi Kürt sorununa kafa yoran adaletli olmaya çalışan ama bu adaleti eşitlik ile karıştıran Rusya’nın komünizm belasını Kürtlere dayatan bir düşünceye sahiptir. Halbuki Kürtlerin en azından bir kaç kuşak öncesi dindar Müslüman bir yapıya sahipti fakat önce resmi ideolojinin zulümü sonra PKK nın Marksist yapısı Kürt gerçeğinin ve Kürt toplumunun yapısını bozdu. Bugün sorunun batıdan ahlaki olarak bir farkı kalmamış durumunda ve ne yazık ki İ. Beşikçi bunu yapan ideolojinin yüzde yüz desteklemese bile yüzde elli bunu yapan düşünce ile aynı noktada buluşuyor. Bu adalet mi? burasıda ayrı bir konu, sonuç olarak bana göre İ. Beşikçi doğrularla yanlışlarla takıntılı bir adam. Bir hareket bir düşünce yüzde yüz doğru olsa bile o düşünceyi takıntı haline getirmek çok basit bir harekettir. Selam ve Dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir