2003 yılının içindeydik AKP yeni iktidara gelmişti, biz Avcılar’da oturuyorduk. O zamanlar her pazar günü mahalle pazarı kuruluyordu, tamda Erdoğan’a karşı tepkiler yeni yeni ortaya çıktığı bir dönemdi. Tabi bunun yanında Dindarlara karşıda tepkiler gün yüzüne çıkmıştı. Bir gün Annem pazara girmek için arabasını bir kamyonun arkasına park etmişti, kamyoncu bu arabayı buradan çekeceksin demiş, Annemde niye diye karşılık vermiş, adamda; başı kapalılar kendilerini adamdan saymaya başladı diye feryat etmiş. Kamyoncu Annemin arabasının tam önüne park etmiş, cep telefonundan birilerini aramış güya gelin şu kadını dövelim, tabi millet toplanmış Annemi sakinleştirmeye çalışmışlar. ALLAH’ tan Amcam tesadüfen oradaymış’ ta adama kızıp Annemi korumuş. O adamın niyeti yol kavgası falan değil, Annemin başındaki başörtüsüydü. Çünkü bu ülkede başörtüsü düşmanlığı hastalığı var. Evet bugünde Kabataş vakasına böyle bakmak ve böyle değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Kabataş’taki bayanın bir hatası olmadığı halde saldırıyla karşılaşması, başörtüsü hazımsızlığının kanıtıdır. Hala böyle bir insan grubunun olması’ da 21.ci yüzyılın Dünyasının apayrı konusudur. 28 Şubat’ta başörtü düşmanlığı mantığı ne ise bugünkü Kabataş olayındaki mantığında aynısıdır. İşin komik tarafı onlara göre bizler zavallıyız ama asıl zavallı onlardır. Ama şunu unutuyorlar; her şeye gücü yeten bir ALLAH vardır.
KABATAŞ MESELESİ
21
Şub