Bu lafı bilmeyenimiz yoktur ve hayatta çok sık kullanırız, bugünlerde günümüzdeki bir konuyu tam olarak özetliyor. Evet, evet ABD ve İran yakınlaşmasından bahsediyorum, Suriye’de süren savaşı’ da göz önüne alırsak AB’nin ve ABD’nin bu savaşı alttan alttan sürdürmek ve İran’ın ve İran’ın Esad’a tam destek, hep destek politikası bu iki ülkeyi birbirlerine yakınlaştırdı. Halbuki insanın aklına savaştan önce hatta savaş sırasında birbirlerini bir kaşık suda boğacak gibiydiler. İran’ın nükleer silah konusunda ısrar etmesi buna en büyük sebepti, peki İran acaba nükleer inadından vaz’ mı geçti? Kanaatimce hayır çünkü büyük ABD acaba küçük kardeşi İsrail’den vaz’ mı geçti yoksa onunda razı olduğu şekilde’ mi yakınlaştı, bu noktada bir soru işareti var, ne oldu’ da eski düşmanlar aniden dost oldu.( Buradaki kastım yakınlaşmadır ) Suriye’de yüzbinlerce insan öldü, bir çok insan’ da sakat kaldı. Evlerini bırakıp ülkelerini terk eden insanlar oldu, durum Müslümanlar için tam bir rezalet, ben daha çarpıcı bir şey söylemek istiyorum; Ümmet olmaya çalışan ve ümmetçilik fikrini savunduğunu söyleyen insanlar için’ de tam utanç verici bir durum. Ve İran bunları görmemezlikten gelip savaştan önce orta doğunun kabadayısı rolünü oynarken bu sıralarda işbirlikçi rolüne büründü. Bir zamanlar ABD’den nefret eden bir İran vardı, bugün o nefretten bir aşk doğuyor. Bu İran’ın devrimine ve Hümeyni’ ye ihanet değil’ midir? Bu konuda herkesin kafa yormasını tavsiye ediyorum.
BÜYÜK AŞKLAR NEFRETLE BAŞLAR
27
Kas