2011 başlarında Tunus‘taki bir meydanda bir gencin vurularak öldürülmesiyle başlayan olaylar ilk önce “Tunus”diktatörünün kaçmasıyla devam etti.Bu olay domino taşı gibi ardı ardına gelmeye başladı.Önce Mısır’daki Hüsnü mübarek Sonrada Yemen’deki zeynel abidin’ ki bu üçünün sonucunda biri feci şekilde öldürüldü.Biri korkusundan kaçtı öbürüde yargılanıyor ülkesinde hemen yanımızdaki Suriye lideri beşer Esed’inde deyim yerindeyse hocanın eli kulağında selası okundu okunacak.Her neyse bu işin espiri tarafı’da benim kafamın almadığı bir nokta var.Birbuçuk,iki yıllık süreç’te bütün bu olaylar yaşandı.Hepimiz biliyoruzki sosyolojik değişimler kolay olmuyor.Özellikle Başbakan arap ülkeleri içinTürkiye modeli laik bir düzen önerisi gibi…Bunu biz müslümanlar laik düzenin (Türkiye’deki müslümanlar için) laik’liğin 80 senesi ne kadar zulüm’e uğramış olduğunu bilenler için Başbakan’ın bu sözü ne kadar saçma olduğu bir gerçek.Bütün bunlar sosyolojik olarak bir devrim niteliğindedir.Tıpkı tarihte Ruslar’daki kominizm devrimi gibi bir devrimdir.Türkiye’deki medya gerek müslüman’ın gerek Kemalist , Liberal medya belkide tam olarak bilmiyorum ama bu bir tahmin bu ülkelerdeki muhalif kesimler bu devrimin adını ” arap baharı”diyorlar.Valla arap baharımı derler yoksa bahardan sonra yaz araplarımı derler orasını bilmiyorum.Ama bana göre bu kavram tamamen konuya yanlış bir bakış açısına bizi götürüyor.Çünkü yıllardır Türkiye’deki müslüman yazarlar dünyadaki müslümanlara zulüm yapanları ve zulüme uğrayan müslümanları yazıyor,konuşuyor,tartışıyor bir KUR’ana dayanarak ümmet bilincini savunuyor.Bir çok müslüman yazar buradan yola çıkıyorki en doğrusuda bu.O’nun için bu sosyolojik süreci arap baharı diye getirmek ümmet bilincine ihanet olur.O’nun için ben buradan benim gözümde müslümanların uyanışı olarak görüyorum bu olanları.Şüphesiz ALLAH zalimlerin karşısında mazlumların yanındadır.Selam ve dua ile
ARAP BAHARI KAVRAMI
16
Kas