Uncategorized

GÜNEYDOĞU GEZİSİ-1-ŞIRNAK

Bu defa rotam Türkiye’nin en güneyi Şırnak ili oldu, tabi bu sadece bir başlangıç noktasıydı. Uzun süredir bu gezi aklımdaydı tabi malum terör olayları yüzünden hep ertelendi kısmet bugüneymiş hadi biraz Şırnak’tan bahsedelim. Türkiye’nin en güney ili olması sebebiyle ilk hissettiğim şey sıcaklık oldu aman Allah’ım ben Türkiye de böyle bir sıcaklık görmemiştim. Hele bizi gezdiren Nuri abimin dediğine göre bundan 2 hafta önce 50 derecelerde olduğunu söyledi. Kış ayında yüksek kesimler hariç şehir merkezinde fazla kar yağmazmış bunu duyunca ben şaşırdım. Neden olduğunu bilmiyorum ama aklımda hep Şırnak’ta çok kar yağdığı gibi bilgi kalmıştı bu vesile ile bunun yanlış olduğunu anladım şimdi de biraz Şırnak’tan bahsedelim.

CİZRE ULU CAMİ;

Yapımı 1000 li yıllara dayanan Cizre Ulu Cami beni Selçuklu dönemine götürdü sanki tarihe yapılmış küçük bir gezi. Taşlarını izlerken eski tarih kokusu burnuma geliyordu tabi bu kadar zaman geçtiği için defalarca restore edilen bir mekan. Aklıma şu geliyor ulu kelimesi Türkiye de bir çok camide kullanılıyor bunun özel nedeni var mı diye aklımdan geçiyor. Şırnak Selahattin Eyyubi’nin çokça eser bıraktığı bir şehir burada niyetin Selahattin Eyyubi’nin Türk yada Kürt olma tartışmasına girmek değil sadece Ulu Camiyi gezerken Selahattin Eyyubi’nin ne kadar büyük bir alim olduğunu bir kez daha anladığımı söylemek istedim, Allah ondan razı olsun.

KIRMIZI MEDRESE;

Doğu da eskiden beri medreseler önemlidir resmi ideolojinin inkılaplarından önce çok daha yoğun daha verimli çalışan medreseler inkılaplara rağmen istenilen noktaya gerilemedi. Tabi 200 sene önceye göre çok çok azaldı bunu kabul ediyorum ama tamamen yok olmadı, Kırmızı medreseyi gezerken o güçlü medrese geleneğini iliklerime kadar hissetti. Medrese demek aslında bir nevi insanı disipline eden bir sistem, burada şunu belirtmeden geçemeyeceğim daha önce Vahdettin İnce’nin doğu da medrese geleneğini ile ilgili bir kaç tane yazı kaleme almıştı. Bunların doğu da ne kadar önemli olduğunu anlatıyordu Kırmızı medreseyi gezerken aslında ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladım ve geleneğin tabi temiz hurafesiz geleneğin ne kadar önemli olduğunu düşündüm. Buda bana modern akımların ne kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi, evet bir medrese bana bu kadar derin düşüncelere daldırdı.

DİCLE NEHRİ;

Doğu Anadolu dediğinde ilk akla gelen şey Dicle nehridir, bu nehir Fırat’ın kız kardeşidir bunu bir çok şair böyle yorumluyor. Fırat’ı daha önce görmüştüm ama Dicle yi ilk defa görme imkanım oldu. Dicle’nin bir kısmı Irak ile Suriye’nin sınırını oluşturuyor, Dicle bazen insana huzur veriyor bazen acımasız bir canavara dönüşüyor iyi yüzme bilmeyeni yutuveriyor yani tıpkı bir insan ruhuna benziyor aklımdan bunlar geçiyor.

KAÇAK KAVRAMI;

Malesef Türkiye de Suriye, Irak, İran sınır bölgelerinde kaçakçılık diye bir gerçek var bunun tabi değişik yöntemleri var. Hakkari ve Şırnak’ı gezerken o koskoca dağları izlerken bölgenin şartlarını bir kez daha gördüm, burada insanın kaçakçılık yapmaktan başka bir seçeneği kalmıyor. Aslında buna ne kadar kaçakçılık denilebilir bence bu noktada tartışmaya açık bir nokta. Ben buna vergisiz mal demeyi tercih ederim çünkü hükümet burada kaçakçılık gerçeğini biliyor, önlemler almaya çalışıyor veya önünü alamıyor orası tartışılır ama aslında burada yapılan ticaret çeşitlerinden biridir.

CUDİ DAĞI;

“EY YERYÜZÜ! YUT SUYUNU, EY GÖK! TUT SUYUNU” DENİLDİ. SU ÇEKİLDİ İŞ BİTİRİLDİ., GEMİ’DE CUDİ’YE OTURDU. “ZALİMLER TOPLULUĞU ALLAH’IN RAHMETİNDEN UZAK OLSUN!” DENİLDİ.( HUD-44) Daha önce bu ayeti her okuduğumda Cudi dağını görmediğim halde bu dağ yüreğimde büyük bir parça gibi hissederdim. Ne kadar garip diye düşünürdüm bir zamanlar dünya da Müslümanların kurtuluşuna vesile olan Cudi dağı şimdilerde PKK’nın bir kampı olmuş diye düşünürdüm. Allah’a hamd olsun bugün PKK bitti ve Cudi dağını gördüğümde şu söz aklıma geldi; geçmişten ders almayanı geleceği yoktur, evet dedim Cudi dağı belki de ileride bir kez daha insanların kurtuluşuna vesile olabilir yeter ki biz Nuh’un gemisinde olalım.

ACI VE ULUDERE;

Bu bölgeyi gezerken siyaseti düşünmemek veya yanındakiler ile siyaset konuşmamak mümkün değil çünkü her an bir acı hatıra karşınıza çıkabilir, Uludere böyle bir ilçedir. Çok küçük olmasına rağmen tam ortasında dere akıyor, Uludere deyince 2010 lar da yaşanan o malum acı hadise aklıma geliyor. Tabi burada amacım kim haklı kim haksız noktasına gelmek değil ama bir mekanın böyle bir acı olay ile anılması insanın içini  acıtıyor. Halbuki dağların manzaraları varken bu tip olaylar ile sadece zaman kaybettirdiler, yazık oldu bu ülkeye.

Selam ve Dua ile…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir